Kızıldeniz gerilimi Türkiye’ye döndü
İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (IHBİR), Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen ISM 2024 Şekerleme ve Çerezlik Ürünler Fuarı’na katıldı. 28-31 Ocak tarihleri arasında düzenlenen ve 30 firmanın katıldığı etkinliğe Türkiye bu yıl 23. kez katıldı. Dünyada özellikle işlenmiş gıda ürünlerinde ‘Made in Turkey’ algısının her geçen gün arttığını belirten İHBİR Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, “Bugün Avrupa’daki birçok marka ve büyük firmadan daha moderniz. işlenmiş gıda ürünleri. Dökme yarı mamul ihracatı yapıyoruz ancak kendi markalarımızla da satış trendimiz her geçen gün artıyor. Eskiden ‘Made in Türkiye’ ibaresini görmek bile istemezlerdi. Artık Türkiye’de üretim tercih edilir hale geldi. Çünkü kaliteli ürünler üretiyoruz, fiyatlarımız uygun ve coğrafi avantajımız var. Bazen üyelerimizle konuştuğumuzda fuarın çok verimli geçtiğini söylüyorlar ama ihracatta ciddi marjlar alamadıklarını görüyoruz. Bazen planlandığı gibi gitmediği düşünülen fuarlarda değerli ticari bağlantıların yapıldığını gözlemliyoruz. Bunların hepsi takibe bağlı. Bu yüzden elde edilen temasların gece gündüz takip edilmesi gerekiyor. İhracatçılarımızın ister kapıdan, ister pencereden, ister pencereden atılsa bacadan, ısrarla bağlantı kurması gerekiyor.” söz konusu.
Avrupa, Kızıldeniz’in etkisiyle rotasını Türkiye’ye çeviriyor
Kızıldeniz’deki krize değinen ve süreçle ilgili hem avantajlı hem de dezavantajlı bir durumun bulunduğunu söyleyen Taycı, şu değerlendirmeyi yaptı: “Kızıldeniz’de yakından takip ettiğimiz sürecin artıları ve eksileri var. Halen hammaddemizi toplu olarak Uzakdoğu’dan ithal ediyoruz. İşin kötü tarafı bu işlerin bize teslim süresi uzadı ve navlun fiyatları arttı. Bu ürünler için biraz daha yüksek stoklarla çalışmaya başlayacağız. Uzakdoğu’dan hammadde ithal ediyoruz ama bitmiş ürünü dünyaya toplu olarak satıyoruz. Dolayısıyla ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle birçok ülkeye hem deniz hem de karayolu ile ulaşmak mümkündür. “Artık Avrupa yavaş yavaş rotasını bize çevirmeye başladı ve bu gelecekte daha da artacak.”
“Artık fuarda ‘istediğiniz yeri seçebilirsiniz’ diyorlar.”
İhracatçıların vize sorununun göreceli olarak azalsa da devam ettiğini vurgulayan Kazım Taycı, “Geçen yıl vize sorunu yüzde 50 önemliyse bu yıl yüzde 35’e düştü ama tamamen ortadan kalkmadı.” dedi.
Türkiye’nin Tahıl Koridoru aracılığıyla dünyaya 32,5 milyon ton tahıl tedarik ettiğini hatırlatan Taycı, “Bu adımı atmasaydık küresel tahıl fiyatları artacak ve ürün tedariği çok zorlaşacaktı. Pandemi döneminde bir diğer önemli konu da fuarlardı. ISM gibi fuarlara uluslararası milli katılım sağlayan ülkeler, pandemi döneminde bir anda dengesini kaybetti. Ancak sanayicilerimizle birlikte tüm zorluklara, vize sıkıntılarına rağmen buraya geldik ve o dönemde birçok ülkede farklı bir güven ilişkisi geliştirdik. Çünkü başka birçok ülke anlaşmaları, anlaşmaları varken bozdu. İmza atmasak da pazarlarımızdan vazgeçmedik. Bu nedenle ISM Fuarı’nda yetkililer Türkiye’den gelen firmalara, ‘Artık yerinizi siz seçin; ‘Tüm tribünlerde dilediğiniz yeri seçebilirsiniz’ dediler. “Yaklaşık 20 yıldır bahsettiğimiz yerlere ulaşamadık.” açıklamasını yaptı.
“Durgunluğa rağmen ihracatımız yavaşlamayacak”
Sektör için en değerli ihracat pazarlarının Afrika, Avrupa Birliği ülkeleri, Ortadoğu ve Orta Asya olduğunu belirten Kazım Taycı, “Hedefimiz, durgunluğa rağmen işlenmiş gıda ve tarım ürünleri ihracatımızın hız kesmemesini sağlamak. dünyanın gündemi. Ama gerçekçi olmamız gerekiyor. “Hala kendi markamızla ikinci ve üçüncü dünya ülkeleri ya da birinci dünya ülkeleri başta olmak üzere etnik pazarların raflarındayız.” söz konusu.
Daha önce yüzde 7 ile 13 arasında olan işçilik ve personel maliyetleri bugün itibarıyla yüzde 25’e ulaştı.” Taycı şöyle devam etti: “Bu denklemde bugün baz ücretli bir çalışanın maliyeti yaklaşık 850 ila 1100 dolar arasında değişiyor. Emek yoğun şubelerimizde dolar kuru mevcut kurallar dahilinde kaldığı sürece rekabet şansı ortadan kalkıyor. 219 ülkede kazandığımız rafları kaybetmiyoruz; Rekabetçi olmamız gerekiyor. Bu nedenle üreticiler olarak ihracatçılara özel, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan en az yüzde 10 daha fazla desteklenen bir döviz kuru istiyoruz. İşveren payımızda, SGK primlerimizde, enerji kullanımımızda ihracatımızla orantılı teşviklerin uygulanmasını istiyoruz. “Geçen yıl 10 milyon dolar ihracat yaptıysak, hem üretici hem de ihracatçı olarak bir yıl içinde tüketilen elektrik veya doğalgaza destek verilmesini talep ediyoruz.”